İnsanı , suikastçi yolunda mükemmelleştirmenin sonuçları neler olabilir? Hitman , bize bu sonuçları
gösteren bir oyundur.
Hitman oyun serilerinde
, olay örgüsü içerisinde karşılaştığımız
olaylar oyunun hikaye yapısını oluşturur ve bize ana fikri gösterir. Oyunda
‘’Ave Maria’’ müziği eşliğinde oradan oraya yağdırılan mermiler , James Bond’un
filmlerinde ki aksiyondan çok farklı bir yapıya sahiptir. Hitman , James Bond
filmlerinde ki gibi abartılı bir aksiyonel yaklaşım sergilemez. Bununla
birlikte Hitman , Kingsman (The Secret Service)’in eleştirel ve entelektüel atmosferine
sahip olmamasına rağmen kendi derinliğine sahip , farklı bir seridir. Çünkü
Hitman serisinin başlangıcı , bilim-kurgu olayına dayanmaktadır.
Hitman oyun serilerinde gözlemlediğimiz ana
konu tamamen sessiz suikastçıya bürünmemizdir. Evet , Hitman’de istediğimiz
zaman ortalığı karıştırabiliriz. Oyunda , hedefinizin içkisine zehir katmak
yerine balta ile düşman öldürebilirsiniz. Yada kesinlikle sesinizi
çıkarmazsınız. Duygularınız yerine profesyonel tavırlarınızla hareket ettiğiniz
bir olay örgüsü bulunur ve siz bütün bu görevler bittikten sonra takım elbiseli
basit bir adamsınızdır.
Peki ya oyunları konu
alarak yapılan Hitman filmlerinin tam anlamıyla bu olayları izlediğinden
bahsedebilir miyiz? Ne yazık ki hayır.
Bulunduğumuz
tarih’e kadar Hitman oyun serileri baz alınarak iki film yapıldı. Hitman (2007)
filmi ve daha güncel olan Hitman : Agent 47 (2015). Sırasıyla Timothy Olyphant
ve Rupert Friend tarafından canlandırılan Ajan 47 , beyaz perdeye iki kez
yansıdı ve iki film de beklenenin altında kalmıştı. Çoğunluğun
değerlendirmelere göre birinci film daha
elle tutulur olmasına rağmen eksikliklerini es geçemeyiz. Şahsen oyunun gerçek
atmosferi Hitman (2007) filmi tarafından algılanmış , fakat o film bile tamamen
başarılı olamamıştır. Timothy Olyphant‘ın yüzü tam oturmamasına rağmen ses
tonu ve ağırlığı , rolün üstesinden gelmiştir. Bununla birlikte oyun müziklerinin
bir kısmına bağlı kalınmış ve istenen atmosfer verilmiştir. Fakat senaryonun
eksikliği yüzünden var olan potansiyeller harcanmıştır. Yine de buradan , film
de geçen İstanbul sahnesi ile asın bayrakları diyerek paragrafımızı
bitiriyoruz.
Hitman (2007) filminin
, hayranlar tarafından fazla tutulmamasının ardından 20 kasım 2012 senesinde
Hitman Absolution oyunu piyasaya sürülmüştür. Oyun , serinin diğer oyunlarından
daha gelişmiş grafiklere sahiptir. Oyunun oynanışı pek çok kişi tarafından
tartışma konusu olsa da genel olarak beğenilen bir oyundur. Oyunumuz gerek
atmosfer , gerek hikaye bakımından geçerli notlar alıp , en azından hikayenin
devamı için önemli bir yere sahiptir.
Ama Absolution döneminden sonra gelecek olan filmle , Hitman
yine bir darbe alacaktır.
‘’Evet abim , James Bond’un saçları üç numaraya
vurduralım…Heh güzel oldu şimdi buna insan deneyi diyip Hollywood’un eline
verebiliriz..Aa unutmadan şuraya biraz Hızlı ve Öfkeli atalım…Pek güzel’’.
2015 senesinde bu
sefer başka bir Hitman filmi ile karşılaşırız ; Hitman : Agent 47. Çoğu insan
bir filmi beğenmediği zaman filmin yarısında çıkmak ister. Fakat şahsen bu
sefer filmin fragmanının yarısında sayfayı kapatmak isteyebilirsiniz. Çünkü bu
sefer bizi Atanamayan James Bond ile Hızlı ve Öfkeli film serisi karşılıyor.
Hitman (Agent 47) filmi aslında hiçte absürt kaçan bir
noktadan başlamıyor. Film , gayet iyi bir ses tonu ile Klon projesinin – bir
kısmı değiştirilmiş origin hikayesi ile başlıyor. Anlatıcı , olayları gayet iyi
bir düzeyde anlatıyor. Anlatıcının konuşmasından sonra gelen sahne akıcı bir
şekilde devam ediyor. Boğma kablosu , taktikler…Hitman’in oyunlarında
kullandığımız çoğu silah ve aksesuarı ilk sahneler de gözlemleyebiliyoruz.
Fakat sonra anlatıcının , filmin başında kurduğu o atmosfer bir anda siliniyor
ve hikaye , oyunda geçen etkenlerle desteklenmediğinden başarısız kalıyor. Ne
yazık ki film evreninde oyunda ki çoğu etken silindiğinden temelimiz pek sağlam
değil. Ayrıca oyunlar içerisinde Amerikan/İngiliz olarak tasvir edilen Diana’nın
burada Asyalı bir oyuncu tarafından canlandırıldığı da gözlerden kaçmıyor. Filmde
herhangi oluşturulan başarılı bir tipleme varsa bile filmin kimyası o tiplemeyi
söndürmeyi başarıyor. Zachary Quinto’nun bu filmde bu kadar yapmacık olması da
cabası.
Birinci filmde
gösterilen Ajan 47, burada sahip olduğumuz 47 tiplemesinden kesinlikle daha
sağlam gözüküyor. Rupert Friend’in oluşturduğu 47 profilinde yanlış birşeyler
olduğunu inkar edemeyiz. Gerek görünüş , gerek hareketler olsun. Şahsen film
boyunca tek sevdiğim konu , Ajan 47’nin taktiksel planları olmuştur. Ort-Meyer
yerine Dr. Piotr Litvenko ismini gördüğümüz anda birşeylerin tamamen değiştiğini
anlıyoruz. Rahibeler, ICA , diğer düşmanlar ve değişik yollar yoktur ve
herşeyden önce…Sokak ortasında cirit atan bir Ajan 47’miz var!
47’nin izlediği
yol başından beri neydi? O, herhangi bir aksiyon karakteri olmamasıyla ünlüdür
ve sessiz suikastçi lakabını boşa almayan bir karakterdir. Oyun kimi zaman bize
sessizce halledilmeyecek yollar sunar fakat bu filmde Ajan 47’yi bir araba ile
Berlin sokaklarında ortamı GTA’ya çevirirken görüyoruz. Etkili
sahneler yakalamış olsalar bile toplamda , Hitman’den iyice uzaklaşmış bir film
gözlemliyoruz. Filmin , after credits sahnesinde sırf oyunlara bir atıfta
bulunmak için oyundan referansla konulmuş bir karakteri görsek bile bu konuda
geç kalındığını ve after credits’de bulunan sahnenin önemsiz olduğunun farkına
varıyoruz.
Son olarak tavsiyem ,
Ave Maria parçasını açıp , takım elbise giyip , gitar çantasının içine
sniper yerleştirip orada burada Diana’nın direktiflerine kulak vermenizdir. Ya
da siz en iyisi oyunlara tekrar gömülün. En azından oyunlar hala hatırladığımız
gibi…Öyle değil mi?
- 00:54
- 0 Yorumlar